4 Tem 2012

BEŞİKTAŞIN ÇİKOLATA FABRİKASI

Evet sevgili çikolata severler,

Bir başka çekişmeli müsabakada daha sizlerleyiz. Melisa'nın zaaflarıyla iradesi arasındaki amansız kapışma!

Food factory iş başında!

   Kokuyu almıştık bi kere. Valonia'ya gidilecekti! O çikolataların, waffleların, profitorellerin tadına bakılacaktı ve kendinden geçilecekti!

  İşin ikinci günü yorgunluğunu ne de olsa en iyi çikolata attırırdı. Daha önce bizim kızlarla whatsapp grubumuzda dönen onca methinden sonra hangisini denesem diye kara kara düşünerek kapısından girdiğim bence gayet şık bir mekan Valonia. Beşiktaş çarşının hiç beklemediğiniz bir köşesinden çıkıveriyor karşınıza.

   Yemeklere gelecek olursak, gurmeliği yapacaksak tam yapalım diye hem profiterol hem de fondü söyledik.Ha ha tabi ki riske atamazdık! Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Valonia'nın servisi müthiş hızlı,5 dk içinde geldi tüm siparişler ve mekana değinmeden geçemeyeceğim.Büyükçe bir salon karşılıyor sizi terasıyla beraber üst katta.Büyük bir kitaplık alanı var.Duvarlarda çeşit çeşit dergiler asılı, koltuklar alabildiğine şirin öyle ki hangisine otursam diye seçemiyorsunuz. Bu atmosfer beni bayağı bir etkilemiş olacak kiiiii, karlı kış günlerinde sıcak sahleplerinizi yudumlayıp arkadaşlarınızla türlü sohbetlere dalmak için ideal bir mekan olarak canlandı gözümde o an.

  Profiterolü fondüsüne göre benim nezdimde bir tık daha öndeydi Valonia'nın. Alışılmıştan farklı lezzetler aramanın müptelası bendeniz, çikolata kremasının altına sinsice gömülmüş çikolata parçacığı görünümlü şam fıstıkçıklarını teker teker avlayıp ham yapmaktan göz temasını kaybettim sevgili dostumla!
 Fondüsüyle ilgili eleştirebileceğim tek şeyse çikolata sosunun oldukça sütlü olmasıydı.Bildiğiniz sütlü kahve rengiydi yani ki fondü meyveleriyle bu tadı damağım yadırgadı.

 Güzel bir sohbet ve yorumlaşmanın ardından,boğazımıza kadar oksitosine gömülmüş bir halde ayrılmak için harekete geçtik. Aman tanrım o da ne! Girişte muhabbete dalıp kocaman bir çikolata cennetini görmezden gelmişiz. O da ne! Renk renk ambalajlar içinde aklınıza gelmeyecen envayi çeşit aromada,şekilde,kalıpta çikolatalar,şekerlemeler,boncuk boncuk çikolata dökülen çikolata çeşmeleri.. Gözlerimizi alamadık yani a dostlar. Diyeceğim  o ki Valonia şiddetle tavsiye edilir. Özellikle profiterolü!

Ps: Büyük maçın sonunda zaafımın  "Aman efendim diyetisyenler bile haftada bir bozun diyor, bozmak iyidir arada ki vücut kendine gelsin" gibi son zamanların en trend savunmasına karşılık iradem pes etti.Kapıdan çıkarken son anda fark edip aldığımız limonlu makaronu Ortaköy sahilinde denize karşı kız dedikodusu eşliğinde damaklarda eritmenin paha biçilemez tadı kaldı geriye..









2 Tem 2012

KARŞIDAN BAKTIM BİR TANE İÇİNE GİRDİM ŞAHANE !

Bilin bakalım nedir bu bilmecenin cevabı?
 Kolay oldu değil mi ?!
 Tabi ki NAR !

 Ama bu bildiğiniz Nar'lardan epey farklı bir Nar... Boğaza karşı şöööööyle güzeel bir bırannnç keyfi yapalım dediğiniz yahut bir akşam üstü Najito'larınızı dost meclisinde yudumlamak istediğiniz zaman kendinizi rahatlıkla beyaz sandalyelerine atabileceğiniz bir mekan Nar. Evet yine gezgin Melisa yollara düştü, keyifli bir pazar gününü daha keyifli yapan pazar kahvaltısını orijinal bir yerde yapmak istedi. Haftalar öncesine dayanan bir isteğim vardı aslında Nar'a gitmek için..Oraya sürükleyerek getirdiğim arkadaşımın daha önce bana mönüsünü anlatması üzerine iştahım kabarmıştı bi kere! Fark ettiyseniz yemeklerin lezzetinden önce mönüden bahsettim. Çünkü burayı Rumelihisarı sahil boyundaki diğer kafe&restoranlardan ayıran özellik mönüsündeki yemeklerin özgünlüğü mönüsündeki yemeklere Aslı New York'ta, Alper Amsterdam'da, Beril (Ben Hep Burdayım) gibi işletmecinin gizemini çözemediğimiz yakınlarının isimlerini vermesinden geliyordu. Biz önceden bir Adana usulü köy kahvaltımızı erkenden yaptığımız için aslında bir nevi Brunch olmuştu bu bizim için.Karınlar tok olduğundan büyük bir tabağı paylaştık. Paylaştık dediğime bakmayın ama.Bir servisin içinde barındırdığı çeşit çeşit meyveler,ağızda dağılan pancakeler, karamel soslar o denli büyük ve doyurucuydu ki iki kişi bile tıka basa doyduk diyebilirim. Nar'ın kahvaltısını zaten lezzetli yapan da ''tatlı '' kahvaltı olmasıydı. Alışılmışın aksine tulum peynir,dana jambon,parmak patatesin yanına nazikçe eşlik eden waffle hamuru,narenciye reçeli,kimyonlu gouda,emmental hayli egzotik bir tat katıyordu.

 Mekana gelince; sahil kenarında hem deniz havasını püfür püfür hissediyor hem de beyaz ahşap mobilyaları hatta ve hatta masa örtüleriyle kendinizi Bodrum'daki ara sokak meyhanelerinden birinde gibi hissediyorsunuz! Nar cidden denenmesi gereken tatları barındıran bir mekan.

Ha,bu arada unutmadan; Nar diyet mönü alternatifi de sunuyor.Tahıllı ve kuru meyveli müsli ve meyveli yoğurduyla Şeyda Nar'da bunlardan biri :)










Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...