20 May 2012

LA VITA E BELLA



    Beni en çok etkileyen sahnedir İtalyan oyuncu Roberto Benigni’nin yönetmenliğini de üstlendiği 1997 yapımı Hayat Güzeldir ( La Vita e Bella ) filminin şu sahnesi : Nazi subayı Aushwitz’deki toplama kampının bir koğuşuna girer. ‘’Aranızda Almanca bilen var mı?’’ diye sorar. Bir çevirmene ihtiyacı vardır. Almancadan bir haber gözüpek Guido öne atılır. Her şeyden habersiz oğlu Giosue ise şaşkındır.Gözleri faltaşı gibi açılmış oyunun kurallarını dinlemekte, büyük ödülün hayalini kurmaktadır. İşte tam bu noktada hikayenin en can alıcı mesajı veriliyodur filmde. İnsanlar savaşır, milletler birbirinden nefret eder. Fakat hiçbir şey, her şeyden habersiz bir çocuğun katıksız masumiyetinden daha önemli ve değerli değildir. Guido İtalyan kökenli Yahudi bir garsondur, bir kitapçı dükkanı açmak istemektedir. Elinde öyle dünyaları değiştirebilecek gücü yoktur. Karşılıksız verdiği sevgisinden başka..Hayat Güzeldir filmi bir babanın, oğlunun bembeyaz dünyasını, büyük insanların, büyük acımasızlıkların lekelerinden nasıl korumaya çalıştığının en güzel örneğidir. Film boyunca küçük Goisue’nin en ufak yara almadan kurtulması için debelenen fedakar bir babanın toplama kamplarının ağır şartlarının gölgesinde , duygusal bir o kadar sevimli mücadelesine tanık oluyoruz. Yahudi soykırımını anlatan birçok film çekildi.Hiçbirisi savaşın o çetin yüzünü göstermeksizin bu kadar yalın ama dokunaklı olmamıştı. Annelerden sabun yapılmakta,babalar kurşuna dizilmektedir. Goisue ise bunu, her şeyin büyük yarışın sonundaki tankı kazanmak için yapılan bir oyun olduğunu zannedip herkesten çok güvendiği babasının talimatlarını yerine getirmektedir.Kimi zaman yatağında, kimi zaman tenekelerde saatlerce saklanır,bekler.. Her şey bin puan daha fazla kazanabilmek içindir onun dünyasında. Filmde es geçilmemesi gereken birçok enstantane daha var. Guido’nun ’’Yahudiler ve Köpekler Giremez’’ tabelasını Goisue’ya açıkladığı sahne bunlardan sadece biri. Hepsi de puzzle’ın parçalarını birleştirdiğinizde size ırkçılığın ve savaşın anlamsızlığını hatta bir çocuğun oynadığı oyuncak araba kazanmak için verdiği bir yarışın, bir saklambacın bile büyüklerin dünyasındaki korkunç oyunlardan daha anlamlı ve mantıklı olduğunu gözler önüne seriyor. Filmi bitirdiğinizde ardında bıraktığı genel izlenim Yahudi bir adamın oğlu için gösterdiği müthiş bir cesaret ve bu cesaretin aldırdığı hayranlık uyandırıcı risklerdir. Bu sahnede de Guido’nun ölümü göze alıp sırf çocuğunu bu savaşın aslında bir oyun olduğuna inandırmak için subayın yanına düşünmeden çıkması bu riskin ispatı. Hayat güzeldir, sizi bir yandan gözyaşlarına boğarken bir yandan Guido’nun ince nükteleri ve zekice sözleriyle sizi gülümsetiyor.Bu yüzden tadına daha iyi varabilmek için tekrar tekrar izlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum.



                    
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...