22 Oca 2012

Bir De Bunu Oku

   Puslu Kıtalar Atlasının okuduğum diğer kitaplardan ayrılan özelliği alışılmışın dışında olması.Bunu biraz daha açacak olursak; İhsan Oktay Anar'ın kullandığı dil, bildiğimiz romanların dilinden ayrılıyor. Hatta neredeyse Osmanlı Türkçesi diyebiliriz. Ama usta yazar bu dili o kadar "yalın" o kadar akıcı kullanıyor ki  anlamını bilmediğiniz kelimelerle dolu olan satırlar bir nehir misali akmış oluyor zihninizden ...
   Tabii ki kitabın daha çarpıcı olan kısmı içinde barındırdığı fantastik öğeler.Batı romanlarının aksine Anar'ın tarzı tam olarak doğu mistisizmini müthiş bir fantastik edayla betimlemek.Konusu itibariyle her ne kadar Osmanlı'nın günlük yaşamından olsa da; en başta sefil mahallelerin silik yaşamlarına konuk oluyormuşuz gibi gelse de karakterlerin büyülü dünyaları bizi kendine ilk sayfalarda esir ediyor.Fantastik öğelerden kastım tabi ki Servet-i Fünunlar,Fecr-i Atilerde gördüğümüz komik gulyabaniler değil.Anar'ın derin hayal dünyası, olayları birleştirmedeki müthiş becerisi,zaman tünelinde yaptığı geçişler bizi her olay örgüsünün çözüm bölümünde yine ve yeniden şaşırtıyor. Üstelik olayların neden sonuçlarını o kadar zekice bağlıyor ki; tüm o mantıksız olay örgüsü bir anda anlamlı hale gelebiliyor.
   Puslu Kıtalar Atlası eski İstanbul'u anlatıyor.Ama bir İstanbul romanından çok daha fazlası.Aslında onun anlattıkları olağanüstülüklerden çok üst düzey çirkinlik ve sapkınlıkla dolu arka mahalle  yaşamları,madalyonun üçüncü yüzü.İstanbul'u belki de hiç bu kadar çirkin görmeyeceksiniz. Osmanlı'nın sadece bizlere anlatılan zevk,sefa dolu saray yaşamından ibaret olmadığını bir kez daha gözler önüne seren bu romandan sonra Anar'ın diğer romanlarını da bir çırpıda okumak isteyeceksiniz.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...