18 Ara 2011

17 Ağustosa Girerken

 
  Saat 3.02..Sessiz ve derinden gelen bir gümbürtüydü beşikteki bebeği tatlı uykusundan uyandıran..   O gece karanlık bir geceydi...o gece bu gece...12 yıl sonra bu gece 17 ağustos.
doğma büyüme izmitli olduğum halde o talihsiz gece evimde kendi yatağımda uyumuyordum.Hatırladığım üç önemli manzara var o geceye dair:birincisi annemin 6 aylık kardeşimi tek koluyla kavramış diğer koluyla kapının eşiğine dayanmış halde beni çığlıklarla karışık haykırışlarla çekiştirmesi,diğeri o gece sanki temiz yüreği hissedermişçesine anneannemin uyumadan dua etmesi ve buzdolabından yere düşmüş yumurtaların yere sarı çalmış görüntüsü...Ben o gece babamdan ayrıydım,yuvamdan ayrıydım,küçük bir kız çocuğuydum ayakları çıplak ya babam gelemezse diye korkan..ürkek çaresiz yardım ekiplerinden kaptığım ekmeği kemire kemire..yollar bozulmuş diyor annem..telefonlar çaresiz kalıyor..teknoloji devinin gücü yetmemiş bu sefer..yerle bir olmuş her yer..evimizin karşısında birbirine bitişik on tane apartman vardı..nedense konduramıyorum kendi evime bir şey olmasını da ya o evler yıkıldıysa diyorum..ben dokuz yaşında bir kız çocuğuydum..
   Ben insanoğlunun kendi yarattığı büyük şaşalı dünyasının 45 saniyede darmadağın olabileceğini gördüm..Ben insanoğlunun; aklını nükleer savaşa,sömürüye,ağaçları yok etmeye harcayarak ardına sığındığı o huzursuz öfkesinin bitap hale geldiğini gördüm..Ben insanoğlunun renk,dil,din ayrımı gözetmeksizin doğanın olağanüstü gücü karşısında nasıl dımdızlak kaldığını gördüm..Ben insanoğlunun,doğanın sınır tanımaz gücü karşısında;tek ''insan'' olduğunu gördüm.Ben insanoğlunun  ancak böyle zamanda kavuştuğunu,bir olduğunu gördüm..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...